Süryani Katliamı

Osmanlı İmparatorluğu tarafından gerçekleştirilen sürgün
(Keldani Soykırımı sayfasından yönlendirildi)

Süryani Soykırımı veya Arami Katliamı (ayrıca "kılıç" anlamına gelen Seyfo olarak da bilinir; Süryaniceܩܛܠܥܡܐ ܣܘܪܝܝܐ Sayfo),[1] I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu ordusunun güneydoğu Anadolu ve İran'ın tarihi Azerbaycan bölgesinde, bazı Kürt aşiretlerinin yardımıyla Süryani Hristiyan azınlıklara karşı işlediği, tüm Süryani ve Süryani-i Kadim nüfusu 1914'de 58.983 iken[2] bu sayının yaklaşık 5 katı olan 270 bin ila 300 bin arasında Süryani'nin öldüğü[3][4] iddia edilen, sürgün etme ve katliamdır. Lakin daha sonra, alttaki Görüntüler kısmında bulunan resimden de görüldüğü üzere Rosie Malek-Yonan, Los Angeles, California'da bulunan Süryani Soykırım Anıtı'na bu sayıları 3 katına çıkarıp, 500 bin daha arttırarak 750 bin Süryani'nin soykırıma uğratıldığını belirten plakayı koydurmuştur ki bu da aslen 1914'te yaşayan tüm Süryani sayısının 12.7 katıdır.

Süryani Katliamı
Arami Soykırımı
BölgeOsmanlı İmparatorluğu
Kaçar Hanedanı[a]
Tarih1914–1924
HedefSüryaniler
Saldırı türü
Katliam, tehcir ve soykırım
Ölü150.000–300.000
İşleyenOsmanlı İmparatorluğu ve bazı Kürt aşiretleri
SebepTürkleştirme, Süryani karşıtlığı ve Hristiyan karşıtlığı, Türk düşmanlığı

Katliam

1914-1920 yılları arasında Kuzey Mezopotamya ve kısmen Güneydoğu Anadolu'daki Asuri nüfusu Osmanlı birlikleri tarafından zorla göç ettirildi ve öldürüldüler.[3] Toplam ölü sayısı 270 bin ila 300 bin arasındadır.[3][4]

Ermeni ve Rum kırımlarıyla benzer kontekst ve döneminde gerçekleştirildi.[5] Fakat Süryani Kırımı hakkındaki modern bilim çevresi nispeten yeni oluşturuldu ve büyük ölçüde Ermeni Kırımı araştırmalarının gölgesinde kaldı.[3]

2007 yılında Uluslararası Soykırım Alimler Cemiyeti Osmanlı Devleti'nin 1914 - 1923 yılları arasında vuku bulan Hristiyan azınlıklarına yönelik harekâtının[3] Ermeniler, Süryaniler, Pontuslular ve Rumlara yönelik soykırım olduğu konusunda fikirbirliğine ulaştı.[6] Genocide Watch'in başkanı ise Türkiye hükûmetinin 1990'lı yıllarda Osmanlı Devleti'nin Süryaniler, Rumlar ve Ermenileri dahil olmak üzere Hristiyan nüfusuna yönelik soykırımı reddinin dünyanın önde gelen soykırım bilim insanları tarafından tanınmamayışını onayladı.[6]

Demografik değişiklikler

1915 - 1916 yılında Diyarbakır vilayeti'nde Asur ve Ermeni nüfusu[7]
MezhepI. Dünya Savaşı öncesiEksilen NüfusI. Dünya Savaşı sonrası
ErmenilerGregoryen (Apostolik)60.00058.000 (97%)2.000
Ermeni Katolik12.50011.500 (92%)1.000
AsurlarKeldani Katolik11.12010.010 (90%)1.110
Süryani Katolik5.6003.450 (62%)2.150
Süryani Yakubi84.72560.725 (72%)24.000
Protestanlar725500 (69%)225
Toplam174,670144,185 (83%)30,485
1915 - 1916 yılında Mardin Vilayeti'nde Asur ve Ermeni nüfusu[7]
SectI. Dünya Savaşı öncesiEksilen NüfusI. Dünya Savaşı sonrası
ErmenilerErmeni Katolik10.50010.200 (97.1%)300
AsurlarKeldani Katolik7.8706.800 (86%)1.070
Süryani Katolik3.850700 (18%)3.150
Süryani Yakubi51.72529.725 (58%)22.000
Protestanlar525250 (48%)275
Toplam74,47047,675 (64%)26,795

Tarihyazımı

Süryani Katliamı adına yapılmış anma anıtı, Ermenistan

Karşıt görüş, temelde kayıpların var olduğunu ama bahsedilen kadar çok olmadığını, yaşananların devletle ilişkili sistematik bir hareket sonucu ortaya çıkmadığını ve ayrıca kayıpların iki taraftan da gerçekleştiği görüşü üzerinde durur. Balıkesir Üniversitesi Tarih Bölümü'nden Profesör Bülent Özdemir, Osmanlı döneminde Ermeniler için bir göç ettirme kararı olmasına karşın ilgili dönemde özel olarak Süryanileri içeren hiçbir karar alınmamasının, yaşanan kayıpların devlet temelli sistematik bir yaklaşım sonucu olmadığını gösterdiğini iddia eder.[8]

O dönemdeki Süryanilerin askeri olarak örgütlendiği ve Osmanlı dışındaki devletlerin yanında çarpıştığına ilişkin çeşitli kaynak vardır. Hakkâri civarında Ruslarca silahlandırılmış olan 25.000 Doğu Asuri savaşçı tespiti bunlardan biridir.[9] Aynı kaynaklar, Süryanilerin Müslümanlara yönelik yaptığı katliamlar olduğunu öne sürer. İngiliz İstihbarat Servisininde görevli Binbaşı E.W.C. Noel'in 1916 yılında olaylar hakkında yazdığı rapor şu şekildedir:

1916 yılının ilkbahar ve yazında, Rus ordusunun ve ona eşlik eden Hristiyan öç ordusunun işgal ederek tahrip ettiği bölgede yapmış olduğum ve 3 ay süren gezi sonunda, Albay Ağa Petros'un mektubunda Türkler aleyhine yapmış olduğu şikâyetler kadar, Türklerin de kendi düşmanlarına karşı güçlü şikâyetleri olduğunu söylemekte zerre kadar kuşkum yoktur. Yerel sakinlerin ve görgü tanıklarının genel ifadelerine göre, Ruslar, kendilerine eşlik eden Nesturi ve Ermenilerin önerileri ve kışkırtmalarıyla, ellerine düşen Müslüman sivil halkı, hiç ayrım yapmadan kesip öldürmüşlerdir. Revandız kentinin tahribi ve ora halkının toptan kırıma tabi tutulmuş olması bunun tipik bir örneğini oluşturur. Revandız ve Neri ilçelerinden geçen bir gezginci, orada, Hristiyanların Müslümanlara karşı genel ve toptan yapmış oldukları vahşetin belirtilerini bulacaktır. Bundan daha korkunç ve daha yaygın bir olay düşlemek güç olacaktır.

2005 yılında, İstanbul da yapılan Süryani Göçü adlı sempozyumda konuşmacı olan İsveç Upsala Üniversitesi Öğretim Üyesi Sait Yıldız, "Biz bu olaylar yaşandı derken, ne Türkleri ne de Kürtleri sorumlu tuttuk. Biz Kürt, Türk halkıyla ve diğer halklarla kardeşçe bir arada ortak bir yaşam istiyoruz. Türkler bizim kardeşimizdir; Kürt'ü de, Çerkes'i, Laz'ı, Ermeni'si, Rum'u da öyle. Bu olayı yapanlar o dönemin İttihatçı liderleridir, o dönemin Kürt feodal ağalarıdır. Bazıları bir yandan bizi öldürürken diğerleri savunmuştur. Türk'ü de Kürt'ü de korumuştur. Bunu kimse inkâr edemez." demiştir.[10]

Soykırım olarak tanınması

İsveç parlamentosu 2010 yılında 130'a karşı 131 oyla aldığı bir kararla Asuri Katliamı'nı Ermeni Kırımı ve Rum Kırımı ile birlikte "soykırım" olarak tanımıştır.[11]

Süryani Soykırımı, Avustralya'daki Yeni Güney Galler parlamentosu tarafından soykırım olarak tanınmıştır.[12][13] Ayrıca New York'un son üç valisi[hangileri?] tarafından da soykırım olarak adlandırılmıştır.[14][15]

Ermeni Cemaati'nin aksine Süryani Cemaati, Süryani soykırımını dünya çapında tanıtma konusunda güçlük çekmektedir. Bunun nedenlerinden biri, katliamlardan pek fazla sağ kalan olmamasıdır ve sağ kalan lideri Mar Benyamin Şimun XXI 1918'de öldürülmüştür.[4] Ayrıca, zaman zaman Süryani Katliamları da Ermeni Soykırımı'na dahil edilmektedir.

Aralık 2007'de, Uluslararası Soykırım Araştırmaları Birliği, Rum Kırımı ile birlikte Süryani Kırımını da tanımıştır.[16] Parlamentolararası Ortodoks Meclisi Haziran 2011'de Süryani Soykırımı'nı tanıyan bir karar almıştır.[17]

Görüntüler

Ayrıca bakınız

Kaynakça