Hayy bin Yakzan

İbn Tufeyl tarafından yazılan roman

Hayy bin Yakzan (Arapçaحي بن يقظان "Uyanık Oğlu Hay"; LatincePhilosophus Autodidactus "Kendi Kendini Eğitmiş Felsefeci"; İngilizce"The Improvement of Human Reason: Exhibited in the Life of Hai Ebn Yokdhan"), 12. yy. Endülüs'de İbn-i Tufeyl tarafından yazılan aydınlanma ve felsefi roman.

Felsefe ve tasavvufi öğretileri sembolik bir dille ifade ederek daha iyi kavranmasını sağlamak düşüncesi ile yazılmış olan bir alegorik romandır[1] ve İbn-i Tufeyl'in sistemini oluşturan ana fikirlerin yer aldığı en önemli eseridir.[2] İbn-i Tufeyl bu romanıyla döneminde tartışılan üç önemli soruna çözüm getirmeyi amaçlamıştır. Bunlar;[3]

  1. İnsan kendi başına, hiçbir eğitim almadan sadece doğayı gözlemleyerek ve düşünerek "insan-ı kâmil" seviyesine ulaşabilir.
  2. Gözlem, deney ve akıl yürütme yoluyla elde edilen bilgiler, vahiy ile çelişmez. Başka bir deyişle din ile felsefe ve daha dar olarak da bilim çelişmez.
  3. Mutlak bilgiye ulaşmak bireyseldir ve bunu herkes başarabilir.

Batı'da 14. yüzyıldan başlayarak ilgi görmüş, en çok okunan kitaplardan birisi olmuştur.[3] Dünyada felsefî romanın olduğu kadar Robinsonad (adasal roman) türünün de ilk örneği olarak kabul edilir.[3] Avrupa romanındaki Bildungsroman tarzına da öncü olduğu düşünülmektedir.[4]

Roman, insanın kendi başına "insan-ı kâmil" aşamasına ulaşabileceğini kanıtlamaktadır. Romanın üç karakteri vahşi Hayy, mistik Absal, sosyal Salaman'dır. Bütün ömrünü kimsesiz bir adada geçiren Hayy, bir ceylan tarafından beslenip büyütülmüştür ve hiçbir toplumsal bağı olmayan bir münzevidir. Elli yıl içinde evreni gözlem ve deneylerle, kıyaslamalar ve akıl yürütmelerle çözer, varoluş nedenlerini, anlamlarını, Tanrı ile olan bağıntılarını kavrar. Diğer bir adadan gelen ve vahye dayalı inancı, dini simgeleyen Absal'la karşılaşması, kendisinin tek başına ulaştığı yaratıcı olgusu ile Absal'ın inancının örtüşmesi ve bunun üzerine ikisinin birlikte Absal'ın adasına giderek yüce gerçeklikleri anlatmaya çalışmaları anlatılır.

Eser, 14. yüzyılda İbraniceye çevrilmiştir. Latince'ye ilk çevirisi 15. yüzyılda İtalyan filozof Giovanni Pico della Mirandola tarafından, ikinci çevirisi ise İngiliz oryantalist Edward Poccocke tarafından yapıldı. Eser, ilk defa 1671'de, daha sonra 1700'de Arapça metniyle Oxford'da yayımlandı. Önce Pococke'nin Latince çevirisinden İngilizceye çevrilen eser, 1711'de Arapça aslından İngilizceye çevrildi. Hollanda diline yapılan ilk çevirisi 1672'de Amsterdam'da yayımlandı, aynı çeviri, 1700'de Rotterdam'da basıldı. Fransızca, Almanyca, Rusça ve İspanyolca gibi diğer Avrupa dillerine de çevrildi. Türkçe çevirisi 1923 yılında Babanzade Reşid tarafından yapılmış ve Mihrab dergisinde tefrika edilmiştir. 1977'de Durali Yılmaz tarafından yapılan çocuklar için uyarlaması yayımlanmıştır.[3]

Etkileri

Hayy bin Yakzan, Batı'da birçok düşünürü ve sanatçıyı etkilemiş, Bilimsel devrim ve Aydınlanma Çağı'nda etkisi olmuş bir eserdir.[5] Hatta İngiltere'de Kuakerler denen Hristiyan mezhebinin bağlıları tarafından bir ahlak kitabı olarak kabul edilmiştir.[3]

Kimine göre Jean-Jacques Rousseau'nun Émile'ine, Thomas More'un Ütopya'sına, Daniel Defoe'nun Robinson Crusoe'suna esin veren eser;[3] Rudyard Kipling'in 'The Jungle Book'daki Maugli hikâyesine de benzemektedir.[6]

Anlatım tekniği

Eser, alegori anlatım tekniği ile yazılmıştır. Hüseyin bin İshak'ın Yunancadan çevirdiği, Absal ile Salaman öyküsündeki alegori anlatım tekniği İbn Sina tarafından öyküleştirilerek, daha sonra bir anlatı geleneğine dönüşmüştür. İbn Tufeyl'in Hay bin Yakzan öyküsü, hikâye türünde felsefi eser verme geleneğinin en ünlü yapıtıdır.[7]

Sühreverdî'nin El Gurbetü'l Garabiyyesi, İbnü'n Nefis'in El Risaletül-Kamiliyye fi’s Siyeri'n–Nebeviye'si ve Molla Câmî'nin Salaman ve Absal yapıtları, bu geleneğin diğer önemli örnekleridir. Bu kitapların ortak noktası, belli bir felsefi aydınlanma öğretisine dayanmalarıdır.[7]

Kaynakça