Bilgisayar bilimi felsefesi

Bilgisayar bilimi felsefesi, bilgisayar bilimi çalışmasında ortaya çıkan felsefi sorularla ilgilidir. Fizik felsefesi veya matematik felsefesi gibi bir bilgisayar bilimi felsefesi geliştirmeye yönelik bazı girişimlere rağmen, bilgisayar bilimi felsefesinin içeriği, amacı, odağı veya konusu hakkında hala ortak bir anlayış yoktur. Bilgisayar programlarının soyut doğası ve bilgisayar biliminin teknolojik tutkuları nedeniyle, bilgisayar bilimi felsefesinin kavramsal sorularının çoğu, bilim felsefesi, matematik felsefesi ve teknoloji felsefesi ile de karşılaştırılabilir.[1]

Genel Bakış

Bilgisayar biliminin merkezi felsefi sorularının çoğu, onu ilgilendiren mantıksal, ontolojik ve epistemolojik konulara odaklanır.[2]

  • Hesaplama nedir?
  • Church–Turing tezi, mantık ve matematikte etkili yöntem matematiksel kavramını karşılık gelir mi?[3][4]
  • P ile NP arasındaki ilişkinin felsefi sonuçları nelerdir?
  • Bilgi nedir?

Church–Turing tezi

Church–Turing tezi ve varyasyonları hesaplama teorisi için merkezidir. Gayri resmi bir kavram olarak, etkin hesaplanabilirlik kavramının resmi bir tanımı olmadığı için, tez, neredeyse evrensel bir kabule sahip olmasına rağmen, biçimsel olarak kanıtlanamaz. Bu tezin içerimleri aynı zamanda felsefi bir endişe kaynağıdır. Filozoflar, Church-Turing tezinin zihin felsefesi için çıkarımları olduğunu düşünmektedir.[5][6]

P ile NP arasındaki İlişki

P ile NP arasındaki İlişki, bilgisayar bilimi ve matematikte çözülmemiş bir problemdir. Çözümü polinom zamanı içinde doğrulanabilen (ve böylece NP sınıfına ait olarak tanımlanan) her problemin polinom zamanda da çözülüp çözülemeyeceğini (P sınıfında tanımlanıp tanımlanamayacağını) sorar . Çoğu bilgisayar bilimci PNP olduğuna inanır.[7][8]

MIT'deki Amerikalı bilgisayar bilimcisi Scott Aaronson, şunları söyledi:

Eğer P = NP olsaydı, o zaman dünya bizim sandığımızdan çok daha farklı bir yer olurdu. "Yaratıcı sıçramalarda" özel bir değer olmayacaktı, bir sorunu çözmek ile çözüm bulunduktan sonra onu tanımak arasında hiçbir temel boşluk olmayacaktı. Bir senfoniyi takdir edebilen herkes Mozart olurdu; adım adım bir argümanı takip edebilen herkes Gauss olurdu.

Kaynakça

Ayrıca bakınız