1910-1911 Mançurya veba salgını

Mançurya vebası, 1910-1911 yıllarında Mançurya bölgesinde etkili olan bir pnömonik veba salgınıdır. 60.000 kişinin ölümüne yol açan salgın, ilk defa salgınlara lokal yanıttan ziyade uluslararası müdahalenin gerekliliğini göstermiştir. Tarihte ilk defa salgın kontrolü için yaygın olarak kişisel koruyucu ekipmanların giyilmesi bu salgında teşvik edilmiştir.

Mançurya vebasından etkilenen insanlar (1910)

Tarihçe

Pnömonik veba, yüzde 100'e yakın ölüm oranına sahip olan hava yoluyla bulaşan bir enfeksiyondur. Salgının, Marmota sibirica isimli dağ sıçanından kaynaklandığı düşünülmektedir. Bu dağ sıçanları o dönemde Mançurya'da kürkleri için avlanmaktaydı. Kış aylarında dağ sıçanı avcılarının bir araya gelmesi ve Çin Yeni Yılı'nda göçmen işçilerin evlerine dönmesi nedeniyle salgının yayılma hızı artmıştır.[1]

Cambridge eğitimli gbir doktor olan Wu Lien-teh, Çin'in vebayı sona erdirme çabalarına öncülük etmiş ve karantina uygulamasının yanında, bez yüz maskelerinin takılmasını teşvik etmiştir.[2][3] Ayrıca, Nisan 1911'de Mukden'de Uluslararası Veba Konferansını organize ederek, dünyada salgın kontrolü ile ilgilenen bilim insanlarını ilk defa bir araya getirmiştir.[4][5]

Çin hükûmeti ayrıca, yabancı doktorları ülkeye davet etmiştir. İlerleyen dönemde gelen yabancı doktorların bir kısmı salgın nedeniyle hayatını kaybetmiştir.[6] Hayatını kaybeden doktorlardan birisi olan Imperial Medical College'dan Fransız Gérald Mesny, maske tavsiyelerinde karşı olup hastaları maskesiz vizit yaptığı için birkaç gün içinde vebaya yakalanıp Harbin'de ölmüştür.[7] Bir diğer doktor da yüzlerce yoksul işçiyi muayene edip karantinaya aldıktan sonra sekiz gün içinde hastalanan, İskoçya Birleşik Özgür Kilisesi misyoner doktoru olan 26 yaşındaki Arthur F. Jackson'dı. Jackson ise hastalandıktan iki gün sonra Mukden'de ölmüştür.[8][9]

Salgının sonunda, ölü sayısı yaklaşık 60.000'e ulaşmıştır. Salgından en çok Changchun, Harbin ve Mukden şehirleri etkilenmiştir. Salgın büyük ölçüde Mançurya ile sınırlı olmasına rağmen, Pekin ve Tianjin gibi şehirlerde de vakalar görülmüştür.[1]

Salgının önemi

Kişisel koruyucu ekipman giyen sağlık çalışanları

Mançurya vebasının, salgınlara ilk defa çok uluslu bir tıbbi müdahalenin önemini gösterdiğine ve bu müdahaleyi organize edebilecek Dünya Sağlık Örgütü gibi çatı kuruluşların oluşumuna temel oluşturduğuna inanılmaktadır.[10] Wu Lien-teh'in teşvikiyle bez yüz maskesi kullanımı, yaygın bir şekilde ilk kez burada bir salgın önleme girişimi olarak kullanılmıştır.[11] Bu salgın, salgınların yayılımını engellemede kişisel koruyucu ekipman kullanımının önemini göstermiştir ve modern tehlikeli madde giysilerinin oluşumuna temel oluşturmuştur.[11][12]

Mançurya vebası, Batı Afrika'daki Ebola salgını (2013–2016) [13] ve COVID-19 salgını (2019–günümüz) gibi diğer bulaşıcı hastalık salgınlarının yönetimi ve kontrolü açısından örnek alınmıştır.[14][15]

Kaynakça